DİVAN EDEBİYATI ÖLÇÜSÜ VE SAHASI


DİVAN EDEBİYATI ÖLÇÜSÜ VE SAHASI 
Di­van edebiyatı sözünde başka aykırı bir taraf da son zamanlarda halk edebiya­tı dışında, bütün bir İslâmî Türk edebi­yatını ifade için kullanılır olmasıdır. İs­lâmî eski edebiyatla divan edebiyatı bir­biriyle eş değerde ve rahatça biri diğe­rinin yerini alabilecek birer kavram de­ğildir. Ancak bazılarınca divan edebiyatı ile bütün bir İslâmî Türk edebiyatının eş değerde bir kavram olarak alınması sonucu, ilk Kur'ân-ı Kerîm tercüme ve tefsirlerinin yanı sıra Kutadgu Bilig ve Atebetü'l-hakayık gibi eserler de di­van edebiyatının ilk örnekleri arasında sayılmaktadır. Divan edebiyatı İslâmî dev­renin edebiyatı olmakla beraber İslâmî Türk edebiyatı bütünü ile divan edebi­yatı demek değildir. Divan edebiyatı, İs­lâmî Türk edebiyatının özellikle nazım sahasında doğrudan doğruya İran şiiri­nin bütün geleneklerini benimsemiş, ta­mamıyla onu esas almış bir kolunu tem­sil eder. Onun benimsediği bu estetik gaye ve anlayış dışında kalan edebî mah­sulleri divan edebiyatı dairesi içine yer­leştirmeye çalışmak yanlış ve ilmî ger­çeğe aykırı bir tutumdur.










 

Edebî nevi ne olursa olsun İslâmî de­virde ortaya konmuş her türlü eseri, ifa­desinde Arapça, Farsça kelimeler çokça bulunduğu için yahut vezninin aruz ol­ması dolayısıyla divan edebiyatından say­mak çok hatalı, fakat o derece yaygın bir görüş halindedir. Dilinin Arapça, Fars­ça kelimeler taşımasından, İslâmî kül­tür kaynaklarından beslenmiş olmaktan ötürü İslâmî Türk edebiyatı mahsulü her­hangi bir eserin hemen divan edebiyatı dairesine girmesi gerekmez. Yalnız mal­zemeyi göz önüne alıp estetik gayeyi hiç dikkate almayan bir mantıkla, aruz vezniyle de şiirler yazmış olmasına, Arap­çadan, Farsçadan gelen kelimeleri kul­lanmasına, üstelik şiirleri divan adı altın­da toplanmış bulunmasına bakılarak ucu bir Yûnus Emre'yi bile divan edebiyatı içinde görmeye varacak bir garabete düşmekten kurtulmak mümkün değil­dir. Divan edebiyatının kısmen tesiri al­tında kalmış olmanın da eser ve dolayı­sıyla müellifinin tek başına divan edebi­yatına mensup gösterilmesine yetme­yeceği bellidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder