Şeyyâd Hamza


Doğum ve ölüm tarihleri bilinmeyen, Anadolu'da halka sûfîce şiirler söylereyerek tasavvuf yollarını tanıtan bir gezici derviş olan Şeyyad Hamza'nın hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. XIII. Yüzyılda Akşehir-Sivrihisar yöresinde yaşadığı tahmin edilmektedir.

Kişiliği
Kur'an, Arapça ve Farsça kültürü olan, hece ve aruzla şiirler söyleyen bir kişiliğe sahiptir. Hece vezniyle söylediği şiirleri, ilahileri söyleyiş itibarıyla düzgündür aruazla yazılmış şiirleri sanat iddiasından dinî-ahlâkî ve sûfîce şiirlerdir.

Şiirlerinde şekil ve söyleyiş bakımından düşündürücü bir çeşitlilik görülür. Dokuz beyitli bir gazelini klasik gazel tarzının türlü incelikleriyle örülü olduğu, Doğu Türkçesi ile yazıldığı görülür.
“Yûsuf u Zelihâ” adlı mesnevisi XIII. Yüzyılın dinî ve fikrî hayatına uygundur. Sade bir Oğuz Türkçesi ile yazılmıştır. Eserin en önemli yönü dilidir ki, bu yönü sanat yönünden üstündür. Eski Anadolu Türkçesinin ses ve şekil özelliklerini geniş ölçüde aksettirir. Türkçeyi aruza uygulamada birçok imale ve zihaf yapmıştır. Eserin konusu Kur'an'dan alınmıştır. Eserde tasavvuf anlayışı doğrultusunda nefsini yenmeyi başaran kişinin sultanlardan da üstün olacağı teması işlenmiştir.

Eğitici nitelikteki 41 beyitten oluşan üç şiirinde Şeyyad Hamza ecelin hükümdar, zengin-fakir, güzel-çirkin demeden mukadder olduğunu, devlet, varlık ve güzellik gibi geçici değerlerle gururlanmamak gerektiğini anlatarak gaflet uykusundan uyanıp Kur'an'a sarılmayı ve Allah'a sığınmayı tavsiye eder. Başka beş na'tinde peygambere ve dört halifeye bağlılığı onun aynı zamanda inanç bakımından halis bir Sünnî olduğunu da ortaya koyar.

Şair kendinden yaklaşık yüz yıl önce yaşamış olan Ahmed-i Yesevî'nin şekil ve üslûp bakımından etkisinde kalarak onun bir şiirine nazire de söylemiştir. Eseri: Dâstân-ı Yûsuf Aleyhisselâm ve Hâzâ Ahseni'l-kasâsi'l mübârek

Kaynak: SOYSAL, M. Orhan, Eski Türk Edebiyatı Metinleri, Millî Eğitim Basımevi, Ankara, 2002.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder