Koşma


Koşma

Halk edebiyatımızda doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği en sık kullanılan şiir türü. Dörder dizelik bendlerden oluşur. Koşma en az 3, en çok 5-6 dörtlük olur (az da olsa, dörtlük sayısı 6'dan çok olanlar da vardır). (Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11'li kalıbıyla yazılır. Ozan koşmanın son dörtlüğünde ismini ya datapşırma'sını söyler. (Tapşırma, ozanın şiirde kullandığı takma addır; divan şiirinde buna "mahlas" denir.) Koşmalar dile gitirilen duygular ve söylenişlerine göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi isimler alır. Karşılıklı konuşma şeklinde yani "dedim" "dedi" diye başlayan dizelerle de söylenebilir. Bu tür koşmalara "mürâcaa" ismi verilir. Bütün kafiyeleri cinaslı olan koşmalara "tecnis" denir.

Ezgi ile söylenen koşmaların 7'li ve 8'li biçimlerine de rastlanır. Konusu lirik duygulardır. Aşk, üzüntü, acı, hasret, sitem, doğa ile ilgili konular koşmanın başlıca içerikleridir. Koşmanın güzelliği anlatan türüne güzelleme, kahramanlığı anlatan türüne koçaklama, toplumsal yergi ve eleştiriyi içeren türüne taşlama, ölen bir kişinin arkasından duyulan üzüntüyü dile getiren türüne ağıt denir.

Koşmanın Özellikleri

1.Dörtlük sayısı genelde 3 ile 6 arasında değişir. 
2.Türk Halk edebiyatının en çok sevilen, en çok kullanılan nazım şeklidir.
Dörtlüklerle söylenir. 
3.Koşmalarda fenellikle 11'li hece ölçüsü kullanılır. 4+4+3=11 ya da 6+5=11.
Genelde yarım kafiye kullanılır. 
4.Koşmada genellikle; doğal güzellikler, sevgi, aşk, özlem, kahramanlık, eleştiri, acı, yakınma, hayata ait görüşler konu olabilir. 
5.Uyak düzeninde; ilk dörtlük; aaab, abab, aaba veya abcb şeklinde, diğer dörtlükler cccb, dddb şeklindedir. 
6.Genelde şiirin içinde özellikle de son dörtlükte şairin mahlası bulunur. 
7.Koşma halka hitap ettiği için dili sade, anlatımı yalın ve içtendir. 
8.Koşmalar işlenen konulara göre çeşitli isimler alır. Bunlar aynı zamanda âşık edebiyatı nazım türleridir.
Koşma Örneği
Vara vara vardım ol kara taşa,
Hasret ettin beni kavim kardaşa,
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa,
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
Karacoğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm          (Karacaoğlan)
ÖRNEK KOŞMA: Karacaoğlan 
Yiğidin eyisini nerden bileyim 
Yüzü güleç, kendi yaman olmalı 
Kasavet serine çöktüğü zaman 
Gönlünün gâmını alan olmalı
Benim sözüm yiğit olan yiğide 
Yiğit olan muntazırdır öğüde 
Ben yiğit isterim fırka dağında 
Yiğidin başında duman olmalı
Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar
Düşmanı görünce ayağa kalkar 
Kapar mızrağını meydana çıkar 
Yiğidin ardında duran olmalı
Sâfi güzel olan, şol bazı kötü 
Yiğidin densizi ey'olmaz zati 
Gayet durgun ister silahı atı 
Yiğit el çekmeyip viran olmalı
Karac'oğlan der ki çile çekilmez 
Hozan tarlalara sümbül ekilmez 
Sak yabancı ile başa çıkılmaz 
İçinden sıdk ile yanan olmalı
ÖRNEK MÜRÂCAA KOŞMA: Kul Nesimi 
UYKUDAN UYANMIŞ ŞAHİN BAKIŞLIM
Uykudan uyanmış şahin bakışlım
Dedim sarhoş musun söyledi yok yok
Ak ellerin elvan elvan kınalım
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok
Dedim ne gülersin dedi nazımdır
Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür
Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür
Dedim ver öpeyim söyledi yok yok
Dedim aydınlık var dedi aynımda
Dedim günahım çok dedi boynumda
Dedim meh-tab nedir dedi koynumda
Dedim ki göreyim söyledi yok yok
Dedim vatanın mı dedi ilimdir
Dedim bülbül müdür dedi dilimdir
Dedim Nesimi Şah dedi kulumdur
Dedim satar mısın söyledi yok yok
ÖRNEK TECNİS KOŞMA: 
Derd-i dilim arttı yârimin derdim 
Seksende doksanda yüzde seyr eyle 
Gonca güllerini yârimin derdim 
Gerdanda dudakta yüzde seyr eyle
Sel gelince yıkılırmış yar dedim 
Al hançeri vur sineye yâr dedim 
Yeter cevr ü cefa etme yâr dedim 
Cism ü bedenimi yüz de seyr eyle
Çeşmîyâ bin gazel yazdım dîvâne 
El bağladım yâre durdum dîvâne 
Dedi var yıkıl git behey dîvâne 
Aşkın deryasında yüz de seyr eyle (Çeşmi)
Koşmalar ezgilerine göre ve yapılarına göre olmak üzere ikiye ayrılır. 
a-Ezgilerine göre koşmalar: Özel bir zegiyle okunurlar ve hece sayısı dikkate alınmaz. Ankara koşması, Acem koşması, Kerem, kesik Kerem, Gevherî, Sümmâni koşması gibi. 
b-Yapılarına göre koşmalar: Koşmalar yapılarına göre 7'ye ayrılır. 
1-Düz koşma: Âşık edebiyatında en sık kullanılar tür. Adi koşma olarak da adlandırılır. 
2-Yedekli koşma: İki şekli vardır. İlki koşma-mani halidir. Koşma bendlerinin arasına aynı kafiyede bir bayati bendi ya da 7 heceli bend girer. İkincisi yedekli 5'li koşma diye adlandırılır. 8'li hece ölçüsüyle yazılır. İlk bend 5, ikinci ve yedek sayılan bend 4 dizelidir.
ÖRNEK KOŞMA-MANİ: Zülalî 
KOŞMA-MANİ
Hâb-ı nazda yatar iken uyandım 
Bir bâde verdiler nûş edip kandım 
İçtim bâdeyi kandım 
Ab-ı hayattır sandım 
Ben bir ateşe yandım 
Aşkın atına bindim 
Yeri göğü dolandım 
Bu yerde de avlandım 
Seni buldum bir çobana efendim
Kudret kanadımı çalsam el kınar
Uyanmıştım hâb-ı nazdan havf ilen 
Kırklar dolu verdi tabla raf ilen 
Dolu tabla raf ilen 
Divan durdum saf ilen 
Öğüt almam laf ilen 
Erenler taraf ilen 
Yedi deryaları kûh-ı Kaf ilen 
Gavazsam kaynağa dalsam el kınar
Siftah yalvarırım Gani Subhana 
Sonradan dönerim bir aç aslana 
Dönerem aç aslana 
Saldırıram cihana 
Kâh o yana bu yana 
Diyeceksin daha ne 
Nece ki bir serçe geçer şahana 
Kırsam kanadını yolsam el kınar
Zülâlî çağırır ben bir nökerim 
Heyya gibi dilden zeher tökerim 
Zeher meher tökerim 
Aşk kılıcın çekerim 
Tunçtan beden sökerim 
Ey benim bal şekerim 
Hiç deme Mevlâ kerim 
Haçan ki meydanda pençe çekerim 
Her âşık sazını alsam el kınar 
3-Musammat koşma: Divan edebiyatındaki musammat gazele benzer. İç kafiyeli koşmalardır. Her dizenin birinci ve ikinci kısımları kafiyelidir. 6+5 duraklı kalıpla yazılır.
ÖRNEK MUSAMMAT KOŞMA: Miratî 
KOŞMA (musammat)
Ey cemâli parlak kadi toparlak 
Lebleri bal kaymak sükker misin sen 
Boynuma lâle tak hele bir yol bak 
Bu kadar yalvarmak ister misin sen
Lebler kırmızı la'l kaşları hilâl 
Gözler âhû misâl bulunmaz emsâl 
Bilmem bu ne hayâl bilmem bu ne hâl 
Bu ne parlak cemâl ülker misin sen
Mir'âtî hem-vâre yanıktır yâre 
Yüreğimde yâre oldu bin pâre 
Gönül başka yere düşmez ne çâre 
Bir başka nigâre benzer misin sen 
4-Ayaklı koşma: İlk bendin dize sonlarına, diğer bendlerin ise sadece son dizelerine ziyade eklenerek oluşturulur. Ziyadeler 5 hecelidir. Genellikle musammat koşma şeklinde yazıldıklarından musammat ayaklı koşma da denir.
ÖRNEK AYAKLI KOŞMA: Gedâyî 
KOŞMA (ayaklı)
Ey benim cânânım can içre canım 
Şûh nev-civânım olma bî-vefa rahm eyle bana 
Ben sana kurbanım gel kes gerdanım 
Dök yerlere kanım tek ol aşina olma bî-vefa
Nar-ı aşkın serde düştüm yek derde 
Şeklin perilerde yoktur kişverde 
Ellerin hançerde zerrin kemerde 
Her gördüğün yerde gel bakma kıya can sana feda
Sevdim sen dil-beri hûblar serveri 
Gördüm şeklin peri oldum müşteri 
Çeksen de hançeri kessen bu seri 
Gayri şimden geri sen şah ben Gedû kul oldum sana 
5-Zincirleme koşma: Bendlerinin dördüncü dizesinin kafiyesi bir sonraki bendin ilk dizesinin başında tekrarlanan koşmalardır. Genellikle destanlarda kullanılır.
ÖRNEK ZİNCİRLEME KOŞMA: Zülalî 
KOŞMA (zincirleme)
O ki yaratıldık turab-ı Tûr'dan 
Perverdigâr Hak Subhan'ı biliriz 
Turabın aslını yarattın nurdan 
Nurdan evvel bir mekânı biliriz
Mekanda var iken nice bin şeher 
Anı ziynet kıldı murg-u meher 
Günde yetmiş kere eyledi teher 
Ekl ettiği rızk u nânı biliriz
Rısk-u nâne visâl eyledi Hûdan 
Yoktan var edildi o zaman Âdem 
Cinandan cihana bassan da kadem 
Anı nisbet dü cihanı biliriz
Du cihanda yer gök çarh u felekler 
Hesaba muntazır suda semekler 
Arş-ı Alâ Mühteha'da melekler 
Ne zikirde kelâm kânı biliriz
Kelâm kânı zikir ederler gayet 
Yalan değil günü bugün bir hayat 
Altı bin altı yüz altmış âyât 
Emr-i haktan biz Furkan'ı biliriz
Furkan'da nice âyet yerince 
Nice sinek nice murg u karınca 
Mağrip meşrik kûh-ı Kaf'a varınca 
Hükmeyleyen Süleyman biliriz
Zülâlî şevketten ummaz hiç bac'ı 
İzhar eder günahkara ilacı 
Başına örterler mürüvvet tacı 
Fahr-î âlem şah sultanı biliriz
6-Zincirleme ayaklı koşma: Zincirleme koşmalara ziyadeler eklenerek yazılır.
7-Koşma şarkı: Her bendinin dördüncü dizelere aynı olan kavuştaklı koşmalardır.

KONULARINA GÖRE KOŞMALAR

Koşmalar konularına göre dört çeşittir:

a) Güzelleme

Âşık edebiyatında insan ve doğa güzelliklerini işleyen koşmalar. Genellikle aşık olunan kadın, kız, gelin, dağ ağaç, hayvan, çiçek gibi unsurlar işlenir.
ÖRNEK GÜZELLEME: Ruhsatî 
NASIL VASFEDEYİM GÜZELİM SENİ

Nasıl vasfedeyim güzelim seni
Rumeli Bosna'yı değer gözlerin
Dünyaya gelmemiş eşin akranın
İzmir'i Konya'yı değer gözlerin
Kimsede görmedim sendeki nazı
Tunus Tırablus Mısır Hicaz'ı
Kars'ı Kağızman'ı Acem Şiraz'ı
Girid'i Yanya'yı değer gözlerin
Yüzünde görünür Yusuf nişanı
Yüzünü görenler çeker efganı
Büsbütün Gürcistan Erzurum Van'ı
Belh-i Buhaça'yı değer gözlerin
Ruhsatî'm eyledim senin de mehdin
Al yanaktan bir buse ver himmetin
Yüzbin saraf gelse bilmez kıymetin
Âhirî dünyaya değer gözlerin

b) Koçaklama

Konusu savaş, yiğitlik, kahramanlık olan halk edebiyatı şiirleri. Çoşkun ve yüksek tempolu söyleyişleri vardır. Halk edebiyatımızda bu türün en güzel örneklerini Köroğlu ile Dadaloğlu vermiştir. 
ÖRNEK KOÇAKLAMA: Köroğlu 
BENDEN SELAM OLSUN BOLU BEYİ'NE

Benden selam olsun Bolu Beyi'ne 
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu 
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu düşer mi yine şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden düşman kanından 
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır

c) Taşlama

Bir kimseyi yermek veya toplunun bozuk yönlerini iğneleyici bir dille eleştirmek için yazılan şiir. Halk edebiyatı nazım türüdür.
ÖRNEK TAŞLAMA: Ruhsatî 
TAŞLAMA

Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Yiğit belli değil mert belli değil
Herkes yarasına derman arıyor
Devâ belli değil dert belli değil
Fark eyledik ahir vaktin yettiğin
Merhamet çekilip göğe gittiğin
Gücü yeten soyar gücü yettiğin
Papak belli değil Kürt belli değil
Adalet kalmadı hep zulüm doldu
Geçti şu baharın gülleri soldu
Dünyanın gidişi acayip oldu
Koyun belli değil kurt belli değil
Başım ayık değil kederden yastan
Ah ettikçe duman çıkıyor baştan
Harâba yüz tuttu bezm-i gül-istan
Yayla belli değil yurt belli değil
Çark bozulmuş dünya ıslah olmuyor
Ehl-i fukaranın yüzü gülmüyor
Aşık Ruhsatî dediğini bilmiyor
Yazı belli değil hat belli değil

d) Ağıt

Doğal afetler, ölüm, hastalık vb. çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili ürünlerdir. Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denilmektedir.
Detaylı bilgi için ayrıca bakınız->> Ağıtlar
ÖRNEK AĞIT: Celali 
AĞIT

Yurt yuva kıldığın tenli mereği
Düzüp koşmak idin tepir eleği
Şu kavdan yaptığın tecir tereği
Divan-ı Bâri'ye yadigâr götür
Elinde ördüğün çöpür ağını
Kâhan eylediğin kelem bağını
Şu kabal biçtiğin sap orağını
Al ulu Tanrı'ya bergüzar götür
Yetim gömleğini diken iğneyi
Her gün yal verdiğin topal ineği
Ayran topladığın şu ak küleği
Mahşer yığnağına sakla, sar götür
Üç kot arpa, beş kot çavdar ekerdik
Kesmik ekmeğine hasret çekerdik
Namertlere ağı merde şekerdik
Sözünü tekrar et iftihar götür
İle kısmet balsa bize pay taştı
Yokluktan derdimiz deryalar aştı
Açlıkla uğraşmak hayli savaştı
Çektiğin mihnetten ah ü zâr götür
Yetim kalmış idin emzik tavında
Gamınla kardeştin gençlik çağında
Bir gül yeşertmedi vuslat bağında
Gönül yaraların hep berat götür
De ki Kadir Mevlâm bize ilişme
Dünyada sızıyan çıbanı deşme
Celâli Baba'dan sorma, söyleşme
Bu dertli çobandan bir selam götür

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder