Yılan
![]()
Yılan
|
||||||||||||||||||||||||||||||
Coluber najadum
|
||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yılanlar, Serpentes alt takımına ait uzun, ayaksız etçil sürüngenlerdir.
Serpentes alt takımının üyeleri, ayaksız kertenkelelerden dış kulakların ve göz kapaklarının
olmayışı ile ayırdedilirler. Bütün pullar gibi yılanlar da, vücudu üst üste
binen pullarla kaplıektotermik amniyot omurgalılardır. Çoğu
yılan türü, ataları olan kertenkelerinkinden çok daha fazla eklemi olan bir kafatasına sahiptir. Bu yılanlara son derece
hareketli çeneleriyle kendi kafasından daha büyük avları yutma imkânı verir.
Dar vücutlarına uygun bir şekilde yerleşebilmesi için yılanların çift organları
(böbrekler gibi) yan yana yerine biri diğerinin üstünde görünür ve çoğu bir
tane işlevsel akciğere sahiptir. Bazı türler, kloakın her
iki tarafında artakalan bir çift pençeyle birlikte pelvik kemere sahiptir.
Yılanlar Antarktika ve çoğu ada dışında dünyanın her yerinde
bulunur. 456 cins ve
2900'ün üzerinde türü kapsayan
tanımlanmış on beş familyası bulunmaktadır.[1][2] Büyüklük aralığı 10 cm uzunluğundaki küçücük Leptotyphlops carlae türünden 7.6 metre uzunluğa
erişebilenpitonlar ve anakondalara kadar
değişiklik gösterir. Son keşfedilen Titanoboa cinsinin
fosili 15 metre
uzunluğundaydı. Yılanların Kretase döneminde
hem kazıcı hem de sucul kertenkelerden evrimleştiği düşünülmektedir. Modern
yılanların çeşitlenmesi ise Paleosendönemde oldu. Yılanların Türkiye'de 47 türü
bulunur.
Çoğu yılan zehirsizdir ve zehirli yılanlar da zehirlerini
öncelikli olarak savunma amacından çok avı kontrol altına almak ve öldürmek
için kullanırlar. Bazıları insanlarda acılı yaralanmalara ve ölüme sebep
olabilecek denli güçlü zehire sahiptirler. Zehirsiz yılanlar da avlarını ya
canlı olarak yutarlar ya da sıkarak öldürürler. Amatörler için yılanları
görünüşüne göre zehirli zehirsiz olarak nitelendirmek zor olup onlardan uzak
durmak ya da bir profesyonelle yaklaşmak gerekir.
Etimoloji [değiştir]
Türkçedeki yılan kelimesinin kökeni Çincede aynı anlama gelen
"lung" kelimesidir.[3]
Evrim
Yılanların fosil kayıtları göreli olarak zayıftır, çünkü yılan iskeletleri genellikle küçük ve kırılgan
olduğundan fosilleşme nadiren
görülür. Yine de Güney Amerika ve Afrika'da henüz günyüzüne çıkarılan kertenkele
benzeri iskeletsel yapılarla 150 milyon yaşındaki türler kolaylıkla yılan
olarak tarif edilebilmektedir.[4] Karşılaştırmalı anatomi temelinde
yılanlarınkertenkelerin soyundan geldiğine dair konsensus
bulunmaktadır.[4] [5] Fosil kanıtları yılanların varan gibi
çukur kazan kertenkelelerden veya Kretase dönemindeki
buna benzer bir gruptan evrimleştiğini göstermektedir.[6] İlkel
bir fosil yılan Najash rionegrina, sakrumlu ve
tamamen karasal olan iki bacaklı bir çukur kazan hayvandı.[7] Bu
varsayımsal ataların günümüzdeki bir benzeri, yarı sucul olmasına
rağmen Borneo'nun kulaksız monitör kertenkelesi Lanthanotus'dur.[8] Toprak
altı formları, çukur kazmak için gelişmiş ve dış uzuvlarını kaybetmiş vücutlara
evrimleşmiştir.[8]Bu hipoteze göre, şeffaf, kaynaşmış
göz kapakları, ve dış kulakların kaybolması gibi özellikler, korneaların çizilmesi
ya da kulakların toprakla dolması gibi toprak altı zorluklarının üstesinden
gelebilmek üzere evrimleşti.[6][8]Bazı ilkel yılanların arka
ekstremitelere sahip oldukları bilinmektedir, ancak bunların pelvis kemikleri,
omurgaya doğrudan bir bağlantıdan yoksundur. Najash'tan bir miktar daha eski olan Haasiophis, Pachyrhachis ve Eupodophisgibi fosil türlerinde arka
ekstremiteler görülmüştür.[9]
Modern yılanlar arasındaki ilkel gruplar, pitonlar ve boaların işlevini
yitirmiş arka ekstremiteleri (çiftleşme esnasında kavramaya yarayan pelvis çıkıntısı) bulunur.[4] [9] Leptotyphlopidae veTyphlopidae pelvik
kemerden arta kalanların bulunduğu diğer gruplardır. Bu kısımlar bazen sert bir
çıkıntı gibi görünür. Ön ekstremitiler hiçbir yılanda bulunmaz, ve bunların
kaybolması ekstremiti morfojenezini kontrol eden Hox genlerindeki evrimle ilgilidir. Yılanların ortak
atasının aksiyal iskeleti, diğer çoğu tetrapod gibi, servikal (boyun), torasik
(göğüs), lomber (alt sırt), sakral (pelvis) ve kaudal (kuyruk) omurga gibi
bölgesel olarak özelleşmiş yapılara sahipti.
Genel bilgiler
Yılanlar, genellikle üç metre öteyi göremezler. Koku almada burun
deliklerini değil dillerini kullanırlar. Uzun ve çatallı dillerinin her iki ucu
havadan ve yerden gelen kimyasal kokuları alır. İçeri çekildiğinde dil ucundaki
kokular damaktaki jakobson organında duyu haline dönüştürülür. Engerek
yılanları zehirledikleri avının izini dilleriyle takip ederler ve ölüsünü
bularak yutarlar. Yılanların burun delikleri, ağız kapalıyken alt çenedeki hava
borusunun üzerine geldiğinden ağızlarını açmadan solunum yaparlar.
Avlarını yutarken ağız açık olduğundan burun deliklerinin hava borusuyla ilgisi
kesilir. Böyle zamanlarda, vücutlarında bulunan hava torbalarındaki yedek
havadan faydalanırlar. Çoğu yılanın sadece sağ akciğeri gelişmiş, diğeri adeta kaybolmuştur.
Boa ve piton yılanlarında sol akciğerler küçüktür. İri avların yutulması uzun
sürdüğü zaman ağız tabanında bulunan soluk borusunun girişi ağızdan dışarı
çıkarılabilir. Bu özellik büyük hayvanları yemek için bir adaptasyondur, yılana
ağız dolu olduğunda dahi nefes alma imkânı sağlamaktadır.
Yılanlar dış kulakları olmadığından uzun zaman sağır
zannedilmiştir. Aslında çeneleriyle kulakları arasında kemik bağlantıları
olduğundan, üzerinde bulundukları toprağın yansıttığı sarsıntıları kolayca
işitirler. Çenesini yere koyan çıngıraklı bir yılan çok uzaktan gelen bir atın
ayak seslerini bile kolayca duyabilir. Yılanların bulunabildiği arâzilerden
geçen bir insan, gürültülü ayak darbeleriyle yürüdüğünde hiçbir yılana
rastlamaz. Bazı yılanların göz ve burunları arasında ince zarlı iki çukur
bulunur. Bunlar, sıcak kanlı hayvanların vücutlarından yayılan ısı dalgalarını
(infrared) tespit ederler. Bunların sayesinde avlarını karanlıkta bile bularak
takip ederler.
Yılan zehiri av etini eritmeye yarayan kuvvetli bir sindirim
sıvısıdır. Zehirsiz yılanlarda bile zehirli olan kuvvetli bir sindirim sıvısı
vardır. Ağızlarına parmak sokulduğunda veya dişlendiğinde tükürüklerinden
dolayı yanma ve şişme yapar. Dişleri sökülen zehirli yılanlarda dişler tekrar
sürer. Yılanların renkleri ve boyları çeşitlidir. Zehirli yılanların başları
üçgen ve kuyrukları küt olduğu söylenirse de bunlar kesin belirtiler olamaz.
Her yılanı zehirli kabul ederek onlardan sakınmak gerekir.
Üreme
Yılanlar yumurtlayarak ürerler. Yumurtalardan ergine benzer yavrular çıkar. Bunlar
hemen başlarının çevresine bakarlar. Boa, anakonda veengereklerin çoğu
yavrularını doğurur. Bunlar gerçek doğum değildir. Yumurtalar ana karnında
gelişip açıldığından doğum gibi görülür. Buna “ovoviviparite” denir. Gebelik
süresi 2 aydır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder